Merhabalar,
Öncelikle, sizlerle buluştuğum için çok mutluyum.. Bana ayrılan bu sayfayı, benim için çok önemli olan bir konuya ayırdım. Bu ay lösemiyle savaşan minik savaşçılarımızın tedavileri sırasında karşılaştıkları ağız ve diş sağlığı ile ilgili durumları ele alacağız!
Kanserler çocuk hastalıkları arasında düşük bir orana sahip olmasına rağmen, baş boyun bölgesinde görülen kötü huylu tümörler, ne yazık ki çocukluk dönemi tümörlerinin neredeyse yarısını oluşturur.
Öncül kanser odağı ağız dışında olsa bile onkolojik tedavinin sistemik yan etkileri ağız ve yüz bölgesinde birtakım komplikasyonlara yol açarak çocuğun yaşam kalitesini düşüren sağlık sorunlarına sebep olabilir. Lösemide ağız bulguları hastalığın kendisine veya tedaviye bağlı olarak ortaya çıkar ve bu bulgular aileleri öncelikle diş hekimlerine yöneltir. Hastalık nedeniyle ortaya çıkan ağız bulgularını şöyle sıralayabiliriz;
-Dişetlerinde kanama (trombosit 20.000hücre/mm3 ten fazla olduğunda)
-Dişeti büyümesi
-Anemi sebebi ile dişetleri ve ağız içi yumuşak dokuların soluk görülmesi
-Nötropeniye bağlı ağız içi yaralar
Kemoterapi tedavisi sırasında görülen ve diş hekimlerini yakından ilgilendiren ağız bulguları ise ; mukozitis (ağız içi dokularda yaralar) , fırsatçı enfeksiyonlar (bakteri ,virüs gibi..), xerostomia (ağız kuruluğu), diş boyut ve yapılarında görülen değişiklikler ve çene yüz yapılarında görülen değişikliklerdir. Mukozitis, radyoterapi ve kemoterapiye bağlı en sık karşılaşılan komplikasyonlardandır. Ağız içi yumuşak dokuların enflamasyonu olarak tanımlanır. Mukozitis kemoterapide; hastaya ilaç uygulanmasını takip eden hafta içerisinde mukozal yanma hissiyle başlar ve daha sonra ağrılı ağız içi yaralar oluşturur. Bu yaralar, yaklaşık 14 günde kendiliğinden iyileşir. Radyoterapide ise; belirtiler genellikle ikinci haftada başlar ve tedavi bittikten birkaç hafta sonrasına kadar devam edebilir.
Hastalar erken dönemde yanma ve karıncılanma hissinden bahseder. Kemoterapinin yan etkileri daha kısa süreli ve geçicidir; ancak, radyoterapi daha uzun süreli ve kalıcı yan etkilere sahiptir. Kanser tedavisinin başlamasından önce ağız hijyeni iyi olan hastalarda mukozitis ve enflamasyon gelişme riski oral hijyeni kötü olan hastalardan daha düşüktür. Bu da bize göstermektedir ki, tedaviden önce eğer vaktimiz varsa hastaların oral hijyenini en üst seviyeye çıkartmak, onların tedavi sürecini daha rahat geçirmelerini sağlayacaktır. Yapılan çalışmalarda, klorheksidin içerikli gargaralar ile ağızın çalkalanmasının mukozitis oluşumunu 11 kata kadar azalttığı gösterilmiştir.Aynı zamanda hastaların immün sistemi baskılandığı için fırsatçı enfeksiyonların görülme riskide oldukça artmaktadır.
En yaygın görülen fırsatçı enfeksiyonlar viral kaynaklıdır. Bu enfeksiyonların ağız dokularında oluşturduğu derin ödem; ağrı ve yutkunma güçlüğü çocukların beslenmesini zorlaştırır. Ağız kuruluğuna gelirsek; baş-boyun bölgesine uygulanan kemoterapi ve radyoterapi sonucunda, tükürük bezlerinin olumsuz etkilemesiyle tükürük içeriğinin ve miktarının değişimidir. Bu değişim pH dengesinin asit yönüne kaymasından dolayı radyasyon çürüklerine sebep olur. Radyasyon çürükleri; radyasyonun direkt etkisiyle değil, ağız kuruluğu ve floradaki değişim sonucunda gelişmektedir. Normal çürükten farkı ise; dişlerin dişetine yakın bölgesinden başlaması ve hızla yayılmasıdır.
Hastalığın erken teşhisinde önemli bir role sahip olan diş hekimlerinin, tedavi sürecinde çocukların beslenmesini güçleştiren ağız içi yaraları azaltmak için önereceği tedavilerin düzenli uygulanması gerekmektedir. Ailelere oral hijyen eğitimi verilerek çocukların bu süreçte yaşayabileceği sıkıntıları en aza indirgemek büyük önem taşır. Tedavi öncesinde, sırasında ve sonrasında çocuklar mutlaka düzenli olarak diş hekimlerine götürülmelidir.
Sorularınız için : [email protected]
Göktürk Mahallesinin en önemli sorunu nedir?
Ankete Katıl